Hangi aklı selim insan Londra gibi görülecek gezilecek
tadılacak yapılacak çok şeyin olduğu bir şehri 3 günde bitirmeye çalışır di mi?
Zaten çok da akıllı olduğumu söyleyemeyeceğim :)
Eee be akılsız niye 3 gün kaldın gitmişken uzatsaydın
diyenlere iş seyahati dolayısıyla gitmiştim. Cuma şans eseri öğleden sonra
boşaldı. Benim planım Cumartesi Pazarı Londra'da geçirmekti. Bu sayede Cuma da
işin balı kaymağı oldu :)
Neyse iş seyahatim sebebiyle Weybridge'ten öğlen
civarı Londra'ya trenle geçtim. Burada trenlerle ulaşım çok kolay. Daha fazla
zamanınız olursa Londra harici şehirlere trenlerle ulaşabilirsiniz. Heatrow
havaalanından metro ile Londra'ya ulaşım da çok kolay. Sabreder benimle
kalırsan eve dönüş kısmında anlatırım ;) tren biletlerini insanla muhattab
olmadan makinalardan alıyorsun. Gideceğin yeri tarihi falan doğru seçtiğin
sürece sıkınıtı yok. Zaten her söylediğini düzeltecek bir İngiliz
biletçisindense makina daha iyi. Biz zaten hepimiz anlıyoruz da konuşamıyoruz
;) Makinalar kart yada para kabul ediyor.
Benim tren yolculuğum yarım saat sürdü. Londra'nın merkezi yerlerinden
biri olan Waterloo tren istasyonuna geldim. Aslında London Eye(şu meşhur dönme
dolapları) Yada Big Ben falan yakın buralara ama ben sırt çantamdan kurtulmak
için metro ile hemen otelime doğru yola koyuldum.Metro için Oyster kart dedikleri
bir kart alıp içine para yüklüyorsunuz bildiğimiz akbil işte canım. Böyle
afilli isimler falan koymaya gerek yok yani. Haftalık versiyonları falan var
size en uygun olanı hangisiyse onu seçin. Yine bunları da makinalardan
alıyorsunuz. Karta 5 pound deposite ödüyorsunuz ama işiniz bitince makinalardan
geri alabiliyorsunuz içindeki para ile birlikte. 20 pound falan bulundurmayın
içinde hepsini 1 pound 1 pound veriyor. Havalanında elinizde patlar o paralar.
Mecburen harcamak zorunda kalırsınız. Türkiye'de döviz büroları bozuk paraları
çevirmiyor.
Otele metro ile geldim. Benim otelim durağa 2 dk
mesafedeydi ama buradaki oteller size şaka gibi gelecektir. Genel olarak odalar
çok küçük. Çok merkezi bir yerde lüks bir otelde de kalsanız farklı olacağını
sanmam. Ben Aquaris Hotel'de kaldım.Tavsiye etmem ama pound faktörü. Benim odama 1 yatak minik bir masa gereksiz bir küçücük TV koymuşlar.
Bir de ben sığdım işte. Çok fazla bavul götürürseniz sığamayabilirsiniz.
Odayı görünce geçirdiğim küçük şoku atlattıktan sonra
çantamı attığım gibi vurdum kendimi yollara.
Ben bu tip şehirleri yürüyerek gezmeyi severim.
Karşınıza ne çıkacağını bilemezsiniz. Çok güzel evler sokaklar çok güzel
kafeler restaurantlar keşfedebilirsiniz. National History Museum, Sciense
museum ve Victory and Albert Museum'un olduğu bölgeye yürünebilecek mesafe idi. Yürüyerek National
History Museum'a yola çıktım. Vakit kaybetmemek için önüme çıkan M&S(bizim
A101 gibi düşünün) markette sandviç, portakal suyu alıp öğle yemeğini bu şekilde geçirdim. 4
pound gibi bir şey tuttu. Fakirim demiyorsun da vakit kaybetmemek diyorsun di
mi diyorsan tercih meselesi arkadaşım :P Malum pound adamı iliğini kemiğini
emer basiretsiz bırakır çok yemek düşkünü değilseniz yada illla şunu yemeliyim
demiyorsanız öğünleri bu şekilde geçirebilirsiniz. Aynı şekilde Tesco ve Sainbury's de bu tip
marketlerdir. Akşam 7'den sonra bu sandviçler yarı fiyatına düşüyor haberiniz
ola :)
National History Museum dinazor meraklıları için
biçilmiş kaftan. Giriş ücretsiz ama bağış yapmanız isteniyor. İlk seferi onlar
ısmarlasın dedim 2. gidişimde bağışı düşünürüm. Az zamanda herşeyi yapmak
istediğim için sadece 1 saat ayırdım müzeye. Her yerini gezdim mi hayır. Belki
3-4 saat sürebilir. Ama ben benim ilgili çekenleri yani dinazorlar kısmını
gezdim. Birazda memeliler falan. Buradan hemen yanındaki Science museum'a
geçtim ama keşke National History'de
daha çok vakit geçirseydim. Burası bana biraz tırt geldi. İşte icatlar falan
var motorlar. Uzaya meraklıysanız uzay mekiklerinin modelleri astranotların
kullandığı malzemeler falan ama beni çok sarmadı. Victoria ve Albert müzesinde
sanat eserleri varmış ama seçim yapmam gerekti ve British Museum'a geçmeye
karar verdim. Metro ile ulaşım çok kolay. Durakları bulabileceğiniz için uzun
uzun anlatmıyorum şurada in şurada bin diye. Haritalardan, metro haritasından
falan kolayca halledersiniz.
National History Museum - Dinazor fosili
National History Museum buzpateni düşmeyeceğimi bilsem yapacaktım :)
British museum'u adam akıllı gezecekseniz benim gibi 1
saat ayırmayın 1 gün ayırın. Siz bana bakmayın ben sıkıştırılmış paket program
yapıyorum. Vakit kısıtlıysa en çok
görmek gitmek istediğin ülkeyi seç. Antik Yunan mı Mısır mı Afrika mı? Sırf o
bölümü gez. İnan gitmiş kadar olacaksın. Ben Antik Mısır'ı seçtim. Adamlar
bildiğin Sfenksleri, tapınak kapılarını falan sökmüş getirmişler. Çalmanın da
bir sınırı olur be hacı. Bir piramit çalmamışlar. Ha onu da denemişlerdir de
nasıl taşıyacaklarını mı çözemediler acaba. Mumyalar kısmındaki mumya sayısı
beni çok şaşırttı. Acaba Mısır'da mumya kaldı mı dedim? Yani Mısır tatiline
harcayacağınız paraya Londra'ya gelin piramit yok belki ama Mısır'a gitmiş
kadar olursunuz.
British Museum Mumyalar
Türkiye'den çaldıkları Efes ile ilgili kalıntıları bulamadım
herhalde Antik yunan kısmı altında olabilir. Ama adamlar sadece bizden
çalmamış, dünyanın heryerinden çalmışlar. Yine
bu müzede ücretsiz bağış usülü. Hem dünyadan çalıp toplamışlar bir de
üstüne paramı vereceğim beeee şeklinde bağış yapmadığımı itiraf edeyim. Bu da
2. gidişte inşallah :)
Akşam hem yemek yemek hem de dolanmak için Covent
Garden civarına yine metro ile ulaştım. Burası biraz kapalı çarşı tadında
düşünebilirsin eski üstü kapalı dükkanlar,
yemek yenecek restaurantlar var insanlar gösteriler falan yapıyor.
Covent Garden
Ben Jamie Oliver'ın restruant'nında bir şeyler yedim.
Hee hee bende biliyorum mutfakta Jamie Oliver'ın pişirmediğini ama merak
arkadaşım ayrıca ego yarın öbür gün hava atacağım ben bu adamın restaurant'ında
yedim diye :p Yemek yemem 9u bulduğu ve
birbirine uzak yerler hariç metroyu kullanmayıp yürüdüğüm için otelimin yolunu
tuttum. Metro gece 12'den sonra çalışmıyor. Sonra yok efendim ben duymadım
görmedim demeyin. Sokaklarda dımdızlak kalırsınız. Tamam tamam kalmazsınız. Şu
meşhur Kırmızı otobüslerin Night Bus dedikleri versiyonu var. Ama night buslar her durakta durmuyor ve
gündüz olan rotanın aynısını izlemiyormuş. Binerken şöföre ineceğiniz yeri
sormakta fayda var. Ben otobüs hiç
kullanmadım o yüzden nasıl işliyor bilemiyorum.
Cumartesi sabah saat 7 buçuk gibi kendimi attım
yollara. Kasım sonu gibi Londra'ya gitmek çok da akıl karı değil zira
kemiklerime kadar dondum. İstanbul'da ben hiçbir zaman böyle soğuk görmedim.
Sabah yağmur yağması beni biraz buruklaştırdı ama yılmam buralar gezilecek :)
İstikamet Big ben ileri!!! dedikten
sonra metro'da Westminster durağında inince işte karşısınızda meşhur Big ben :)
Big ben – Fotoğraf Sevsev Patentli çalanı gelip
döverim :P
Yanında
parlemento olarak kullanılan Westminister sarayı. Westminister sarayına tur var
paralı ama
bence çok da
gerekli değil, sarayın karşısında Westminister Abbey kilisesi var Kraliyet
ailelesinin düğünleri,taç giyme törenleri, cenazeleri burada yapılıyormuş
bununda girişi ücretli bence bu da gereksiz. Fotoğraf çekip bölgede dolaşın
yeter ya. Paranıza yazık.
Westminister Abbey
Buradan köprüden karşıya geçerseniz London Eye'ya
gidebilirsiniz ama benim biletim öğlen 13.30 ta olduğu için ben The Mall
caddesi üzerinden yürüyerek Buckingham Palace'a yürümeye başladım. Yolun üstünde
Trafalgar meydanı var. Burada National Galery ve National portrait galery var.
Vaktiniz benimkinden fazlaysa gezilebilir. Ben bir kaç foto çekip the Mall
üzerinden Buckingham Sarayına gidiyorum. The Mall caddesinin başında sanki
şehrin giriş kapısı gibi bir kısım var. 2 tarafı ağaçlıklı kraliçe ve kralların
heykellerinin olduğu bir yol. Uzun olsa da yürümesi güzel . Vee ta tata
taaaaaamm meşhur İngiliz kraliyetinin evi Buckingham sarayı.
Buckingham Sarayı
Bir kere Kraliçe şu anda hala orada yaşıyor. Bayrak
çekiliyse evde kapıyı çalabilirsiniz yani ;) Bizim saraylar gibi koca koca
duvarlar yok. Sadece etrafı demir parmaklıklarla korunuyor. İnsana biraz garip
gelse de bence bu daha iyi. Meşhur kraliyet muhafızları nöbette. Haftanın belli
günleri saat 11.30 da muhafız değişim töreni oluyor ama bence youtubetan
izleyin boşuna vakit harcamayın. Çünkü bir çok kalabalık oluyormuş. Yani düzgün
bir yerden izleyebilmek için 11 belki daha erken yerinizi almalısınız. Tören
yarım saat sürüyor. Hele hele kendiniz izlemeyiip video çekecekseniz boşverin
yaaa youtube'ta bir sürü video var. Kopyala yapıştır nesliyiz biz yavrum indir
birini. Buckingham sarayına da turla
girilebiliyor ama pound faktörü 10 pound bile olsa iyi para ben girmedim.
Gelecek durak St James's Park durağından metro ile Tower Hill durağında inerek
Tower of London ve Tower Bridge.Tower of London, Tower Hill durağında inince
zaten karşınızda. Burasın meşhur 8. Henry'nin yaşadığı Anne Boleynın
öldürüldüğü Tower of London. Önce saray olarak daha sonra hapishane gözlem evi
gibi çok farklı amaçlarla kullanılmış. İçine girmek yine ücretli ben de
Dolmabahçe sarayına girerim arkadaşım dedim. Belki kraliyet mücevherleri
ilginizi çekebilir ama benim olmayan mücevher napayım pehh ve burada da fotolardan sonra kıyıda Londra'nın
simgesi olan köprüyü görüp bol bol fotoğraf çekiliyoruz :) Bu köprü meşhur
Londra köprüsü yıkılıyor dedikleri köprü değil bu Tower Bridge. Tabiki foto
foto foto.
Tower Bridge
Bu arada fazladan bilgi yurtdışı seyahatlerimden
edindiğim deneyime göre en iyi fotoğraf çekenler Japon turistler arkadaşım.
Yaşlısından gencine bir kere en az 2-3 fotoğraf çekiyorlar ve teknolojiden
anladıkları için makinayı kullanmayı tarif etmenize gerek kalmıyor. Salak
değiller. Big ben arkamda fotoğraf çektiriyorum Big ben'nin yarısı yok.
Arkadaşım mal mısın orada niye foto çekiliyorum ben. Sokak mı amacım. Kendimi
hiç mi aynada görümüyorum. Ağzını burnunu kır. Bu hayal kırıklığını yaşamak
istemiyorsanız Japan turistler candır :)
Tower Bridge Köprü üstü
Köpyürü yürüyerek geçebiliyorsunuz güzelliklerinden
biri bu. Bir sonraki köprü olan London bridge'ten geri dönebilirsiniz. St Paul
Cathedral'ine yürüyerek geçebilirsiniz. Tabi kii buraya girişte ücretli. Ancak
biz napıyoruz. Yine fotolayıp kapının ucundan içine bakmak bence yeterli.
Roma'da bir sürü daha güzel kliselerin beleş olduğunu düşününce bunlara para
veresim gelmiyor açıkcası.
St Paul Cathedral
Gelecek durağım London Eye ama oradan önce her yerde
gördüğümüz Fish and Chip deneyimini yaşayalım di mi :) Waterloo metro
istasyonunda biraz yürüme mesafesinde "Masters Super Fish" klasik bir
dükkan hani salaş bir dükkan. Balıkların
adını hiçbirini bilmiyordum ben de listeden bir tane seçtim "Cod
fish" ama çok lezzetliydi.
Klasik fish and chip dükkanlarında balığı tadını daha
iyi alabilmek için çayla yerlermiş bende yanına çay aldım.
Master Super fish - Fish and Chip için meşhur yerleden
biri
Ver elini London eye. Ben arkadaşımın tavsiyesiyle
gündüz yaptım. Her yeri seyrediyorsunuz
ama foto açısından güneş size biraz kelek yapıyor. Numarası ne derseniz işte
Londrayı tepeden izliyorsunuz. Bol bol foto çekiyorsunuz. Bu sizi
ilgilendirmiyorsa es geçebilirsiniz. Ben
biletleri internetten almıştım. Biraz daha uyguna geliyor. Ayrıca Madame
Tussand's iel beraber alırsanız combo bilet olduğu için daha ucuza geliyor. Bu
tip fırsatlar genelde Madame Tussaund's museum'un internet sitesinde var ;)
Cumartesi günleri Nothing Hill'deki Portobello
sokağında antikacılar pazarı kuruluyor. Meşhur aynı isimli filmden gidip görmek
istedim. Çok güzel ve düzenli bir mahalle. Sıra sıra sevimli evler falan.
Pazarda çok vakit geçiremedim. Ama antika fincan falan meraklısıysanız
bulabilirsiniz. Gerçek kürk falanda vardı ki bir şapkaya 90 pound falan fiyat
biçtiler. Ben vakit darlığından hızlıca geçtim hem vakitsizlikten hem de
fiyatlardan pek alışveriş yapmadım. Ama buradaki poundland bildiğin 1 liracı
uğranıp göz geçirilebilir ;)
Sonraki durağımda Madame Tussaund's museum. Sanırım
Londra haftasonumda en çok burada eğlendim. Bol bol fotoğraf çekiliyorsunuz.
Brat pit'i öpebilir,Beyonce'la dans edebilir, Adelle'le şarkı
söylebilirsiniz. En gurur duyduğum an
Atatürk'ün heykelini görmek. Bu şekilde bile içinizi bir heyecan kaplıyor.
Beyaz saraydan bir anı :))
Bir Sherlock hayranı
olarak Baker street'e dava çözmeye :) Burada bir Sherlock müzesi var ama
boş verin siz yine foto çekilin içeriye girmeye değer pek bir şey yok. Haa
hediyelik dükkanından kendinize bir hatıra bakabilirsiniz ;) Şimdi sen de amma
cimri çıktın diyorsanız ben gittiğimde 1 pound 4,5 tl idi. 10 pound istese
girişe 45 lira. Belki madame tussaunds gibi bir müzeye değer ama diğerlerine
değmez. Ha çok paran varsa buraları kale alma dostum. Sen hepsine gir ye iç
hatta biraz da bana gönder :P
Sherlock'un bir davada yardıma ihtiyacı varmış :)
Ayaklarımdaki isyana dikkate almadan Oxford street'te
gezmeye başladım. Burası kadınların çıldıracağı, erkeklerin ellerini 1 saniye
bile bıraksa aylarca pişman olacağı alışveriş caddesi. Christmas'a yakın olduğu
için cadde ışıklandırılmıştı gece daha bir güzel oluyor yani :)
Oxford Street - Alışveriş için ideal Christmas zamanı
daha da cıvıl cıvıl
Piccadily circus, Leicester Square resturantlar publar
bulunan hareketli yerler. Her yerde görebileceğiniz Byron burger diye bir
hamburgercileri var. Akşam yemeğini burada yedim ve hamburgeri patates ve oreo
cheescake gayat başarılı.
Piccadily Circus
Big ben ve London Eye'ı gecede görüp fotoğraf çekilin
derim. Geceleri şıkır şıkır oluyorlar. Artık ayaklarımın isyanını kulak ardı
edemedim .Hedeflerimin çoğunu bitirdiğimi
için gönül rahatlığı ve ayak acısıyla otelimin yolunu tutum .
Big Ben gece
London Eye Gece masal diyarı gibi değil mi sizce de :)
Bugün yaptıklarımı toparlarsak Big Ben, Westminister
Palace, Westminister Abbey, Tower Bridge, Tower of London, St Paul's Cathedral,
Fish and chip restaurant Masters Super Fish, London Eye, Nothing Hill Portobello
Pazar, Madame Tussaund's museum, Baker Street, Oxford street, Piccadily Circus,
Leicester Square, Big ben ve London eye gece. Benim bu yaptığı yapacak
çılgınlara derim ki yapmayın. Bir gün için çok koşturmalı ve fazla oluyor. Sen neden yaptın derseniz zaman kısıtı ve bir
kaç tahta eksikliği :)
Son günümde tabiki sabah erkenden Hyde Park'ın içinden
yürüyerek metroya geçip oradan Camden
Town hedefiyle yola çıktım. Hyde Park
çooooookk kocaman bir park. Zamanınız olsa bütün gün içinde dolan dur. Ben Pazar
sabah 7 gibi soğuk bir havada gittiğim halde bir sürü koşu yapan insan vardı.
Gölü görünce o tarafa yöneldim. Kraliçenin kuğu'ları , ördekler martılar falan.
Elimde bisküvü vardı. Türklük edeceğim tuttu. Ayy ne güzel kuğular diyip bir
tane bisküvü atmamla göldeki tüm hayvanlar bana doğru gelmesi bir oldu. Siz siz
olun beslemeye kalkmayın çok mu açlar neler bilemiyorum az daha beni
yiyorlardı. Arkama baka baka kaçtım valla.
Daha sonra gölün üstündeki köprüden geçerken ilk
yaşadığımdan ders almayan ben nasıl olsa şimdi köprünün üstündeyim buraya da
gelemezler ki diyip ikinci bir bisküvi attım hayvanlara bu seferde martılar
üstüme doğru uçmaya başladılar. Hemen kaçtım. Yani kısaca göl güzel orada bir
kafe var hatta oturulup bir şeyler için okuyup vakit geçirilebilir ama
hayvanlar çok aç siz siz olun beslemeye çalışmayın. Yada yiyecekler falan
kafenin açık kısımlarında oturmayın.
İşte beni yiyecek olan kuğular
Parktan çıkınca en yakın metro durağı olan
Quennsway'dan metroya siyah hatta
aktarma yapıp Camden town durağında inerek ulaşıyoruz. Ben 9 gibi gittim
foto rahat çekiyorsunuz. Buradan alışveriş yapabilirsiniz. Hediyelik dükkanları
yeni yeni açılıyordu. Ben Cyberdog'a kadar foto çekerek dolaşarak gittim.
Magnet vesaire için Cyberdog'a sırtınızı verince sol çaprazda kalan dükkan en
iyi fiyatlara sahip 79 pence'ten alabiliyorsunuz. Başka yerlere bakmayın bile.
Burada alışverişimi bitirip Cyberdog'u gezdim. CyberDog değişik ürünleri
bulabileceğiniz bir dükkan. Gezmek lazım kısaca :) Camden Lock Market bir nevi
bizim kapalı çarşı gibi bir sürü dükkan ve yemek satan tezgahlar var. Eğlenceli
ve değişik oluyor.
Camden Lock Market
Benim uçağım saat 16.45 idi. Tax free olarak göstereceğim bazı ürünlerim
vardı. Bu sebeple 14 gibi havaalanında olacak şekilde planladım. Havalanına
metronun Piccadily hattı ile 30 dk gibi bir zamanda ulaşabilirsiniz. Ben
çikolata gibi hediyelikleri Sainsbury's den aldım. Açıkcası çok da memnun
kaldım. Havaalanında alacak özel bir çikolata çeşidiniz yoksa sizde
marketlerden alabilirsiniz.
13.30 gibi Earl's court'tan bindim. 14 gibi
havaalanındaydım. Oyster kartımı yükleme yaptığım makinalardan refund
yapıyorsunuz 5 pound'unuzu ve içindeki parayı iade ediyor ancak 1 pound 1pound
veriyor. Ben de bu parayı duty free de harcadım :)
Şimdi güvenlikler, tax free falan ve ver elini
İstanbul.
2 buçuktan 3 günde Londra gezilebiliyor mu geziliyor.
Ama bol bol ayak ağrısı ve hızlandırılmış bir tur oluyor.
Belki 4 günüm falan olsa her yeri rahat rahat
gezerdim. Bir daha gidersem 1 gün British museum, 1 günde Hyde Parka veririm
örneğin. Ne de olsa diğer yerleri gördüm gezdim.
Son bir şey daha, bu ayrıntı Doctor Who hayranlığı
içerir. Bir Doctor Who hayranının başına gelebilecek en güzel şey Londra
sokaklarında dolaşırken Tardis’e rastlamaktır.
Metrodan çıkıpta karşımda Tardis’i görünce mutluluktan
çıldırıyordum. Doktor beni almaya gelmişti hepinize Allonsy o zaman :)